İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları, bölgedeki gerginliğin artmasına neden olurken, Tartus ili bu sefer hedef olarak seçildi. 23 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen saldırı, uluslararası arenada dikkatleri yeniden Suriye üzerindeki gelişmelere topladı. Suriye yönetimi, İsrail'in füzelerle gerçekleştirdiği saldırının yerel askeri üslere yönelik olduğunu ve önemli kayıplar yaşandığını duyurdu. Ancak, İsrail tarafından peş peşe yapılan açıklamalar, bu son saldırının elbette ki kapsamlı bir stratejinin parçası olduğunu ortaya koyuyor.
İsrail, Suriye'nin içerisinde bulunduğu karmaşık savaş ortamını kendi ulusal güvenliği açısından tehdit olarak değerlendirmekte. Özellikle, İran’ın Suriye’deki askeri varlığı ve bu ülke üzerinden Hizbullah’a silah tedariki, İsrail için büyük bir endişe kaynağı olarak duruyor. Tartus bölgesi, Suriye’nin Rusya’nın deniz üssü ve İran’ın askeri unsurlarının buluşma noktaları olarak önemli bir stratejik konumda bulunuyor. Bu bağlamda, İsrail’in saldırıları, sadece bir askeri müdahale değil, aynı zamanda siyasi bir mesaj verme çabası olarak da değerlendirilmektedir.
Tartus’ta gerçekleştirilen hava saldırısında, özellikle İran’a ait olduğu belirtilen askeri malzemelerin ve mühimmat depolarının hedef alındığına dair bilgiler mevcut. Saldırının ardından Suriye Hava Savunma Sistemleri’nin etkinliğini sorgularken, bölgede daha fazla güvenlik önlemi alınmasını zorunlu kılan bir durum ortaya çıkmış durumda. Gelişmelerin ardından, Tartus’un çevresindeki yerleşimlerde yaşayan halkın büyük korku ve endişe içinde olduğu bildiriliyor.
İsrail’in bu saldırışı, uluslararası alanda da önemli yankılar uyandırdı. Birçok ülke, bu durumu Suriye’nin egemenlik haklarına bir tehdit olarak algılarken, özellikle Rusya’nın tepkisi merak edilmektedir. Rusya’nın Suriye ile olan askeri işbirlikleri göz önüne alındığında, stratejik müttefikinin saldırıya uğraması, Moskova'nın gelecekteki tutumunu etkileyecek gibi görünmektedir. Bu bağlamda Rusya’daki askeri ve siyasi çevrelerden, 'İsrail’in Suriye üzerindeki saldırgan tutumuna karşı nasıl bir yanıt verileceğine dair' tartışmaların şimdiden başladığı belirtiliyor.
Diğer yandan, Batılı ülkelerin tepkileri de dikkat çekiyor. Özellikle ABD’nin bu konudaki tutumu, bölgedeki genel istikrar için büyük önem taşıyor. Daha önce yıpranmış olan diplomatik ilişkileri yeniden sağlama arayışları içerisinde olan Batı, Ortadoğu’daki dengelerin çok hassas olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla, bu saldırının ardından nasıl bir diplomatik manevra yapılacağı, önümüzdeki günlerde ülkelerarası ilişkileri derinden etkileyecek bir konu olacaktır.
Suriye hükümeti ise, artan saldırıların ve İsrail'in hamlelerinin, iç savaşın sonlandırmasına yönelik barış çabalarına büyük darbe vurduğunu savunuyor. Bölgedeki ağır silahlara sahip grupların, bu tür saldırıları bahane ederek yeniden güçlenmesi, Suriye halkı için bir diğer endişe kaynağını oluşturuyor. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, Tartus’taki durum ve bu saldırının sonuçları, bölgedeki barış sürecine büyük etki edecek gibi gözüküyor.
Sonuç olarak, İsrail’in Suriye’nin Tartus iline yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısı, yalnızca askeri bir müdahale olmasının ötesinde, bölgedeki güç dengelerini değiştirme potansiyeli taşımaktadır. Gelişmeler, uluslararası ilişkilere yansımaları ve Suriye’deki içsel dinamiklerin yeniden şekillenmesine neden olabilir. Suriye'de barış umudunun gün geçtikçe azaldığı bu dönemde, tarafların tutumları ve üzerlerine düşen sorumluluklar daha da önem kazanmaktadır.