İstanbul ve çevresinde yaşanan müsilaj sorunu, daha önce yaşanan deniz kirliliği krizinin tekrarına sebep oluyor. Marmara Denizi'nin aşağı yukarı beş yıl önceki müsilaj tabakalarıyla dolması, şimdi tekrar gündeme gelmesiyle araştırmacıların, çevre uzmanlarının, yerel yönetimlerin ve toplumun gündemini meşgul ediyor. Peki müsilaj nedir? Nasıl oluşur? İstanbul'un ve Marmara Denizi'nin geleceği üzerine neler söyleyebiliriz? İşte detaylar.
Müsilaj, denizlerde oluşan ve su yüzeyinde birikerek görünür bir kirlilik tabakası oluşturan, organik madde ve alglerden oluşan bir maddedir. Genellikle sıcak havalarda meydana gelir ve aşırı besin maddesi yüklenmesi sonucu gelişir. İstanbul gibi büyük şehirlerde, sanayi atıkları, evsel atıklar ve tarımsal gübrelerden kaynaklanan azot ve fosfor gibi besin maddeleri, denizlerdeki alg patlamasını tetikleyerek müsilaj oluşumuna zemin hazırlar.
2021'de Türkiye genelinde yaşanan müsilaj krizi, Marmara Denizi'nin ekosisteminin ciddi şekilde zarar görmesine neden oldu. O dönemde, çözüm arayışları ve devletin müdahale çabaları, tartışma yarattı. Ancak ekosistemin dengesi hala tehlikede. Özellikle son günlerde tekrar yükselen sıcaklıklar ve yağışların azalması, suyun daha az oksijen içerdiği bir hale gelmesine neden olarak müsilaj oluşumunu hızlandırıyor.
İstanbul'un denizleri, aynı zamanda şehrin ticaret yollarından biri olup geçmişten günümüze önemli bir ekosistem işlevi gördü. Ancak müsilajın geri dönmesi, deniz turizmi, balıkçılık ve ekosistem dengesi üzerinde büyük tehditler yaratıyor. Ekosistem üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin yanı sıra, deniz canlıları için bir ölüm tehlikesi anlamına geliyor. Müsilajın etkisi altında kalan deniz canlıları, oksijen yetersizliği nedeniyle yaşama alanlarını kaybediyor. Bu durum, balıkçılık sektörünün yanı sıra, deniz turistlerinin de ilgisini kaybetmesine sebep olabiliyor.
Yerel yönetimlerin ve çevre örgütlerinin çabalarına rağmen, müsilaj sorununa kalıcı bir çözüm bulunması için halkın da bu soruna biraz daha duyarlı yaklaşması gerekiyor. İster balıkçılık yolu ile, ister deniz turizmi üzerinden İstanbul'a ekonomik katkı sağlıyor olalım, deniz kirliliğini azaltmak ve Marmara Denizi'ni korumak için sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Her ne kadar uzmanlar ümitli bir şekilde çözüm önerileri sunsa da, bireysel farkındalık ve toplumsal bilinçlenme bu müsilajla mücadelede önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle, İstanbul'un deniz kaynaklarını koruma adına yapılması gerekenler detaylı bir şekilde ele alınmalı ve okuyucular, bu konuda toplum olarak nasıl bir katkı sağlayabileceklerini düşünmelidir.
Kısacası, İstanbul’da müsilaj alarmı, sadece bir çevresel sorun olmanın ötesine geçiyor. Gelecek nesillerin sağlıklı bir ekosistem ortamında yaşamasını sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğu. Marmara Denizi'nin geleceği, hem ilimizin hem de tüm Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.