Sakarya'da 2022 yılına damgasını vuran ve 11 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan feci kaza, adalet sisteminde yeni bir sayfa açmaya devam ediyor. Kazanın ardından geride kalan ailelerin travması ve adalet arayışı, sadece yerel değil, ulusal gündemi de meşgul ediyor. Bugün, bu korkunç olayın üçüncü duruşması Sakarya Adliyesi'nde gerçekleştirildi ve tüm Türkiye’nin gözü yine adalet mekanizmasındaydı. Duruşma öncesi ve sırasında yaşanan gelişmeleri, duruşmanın hangi noktalara vardığını ve kurban ailelerinin duygularını aktarmak için bu haberimizi derledik.
Sakarya'nın Serdivan ilçesinde meydana gelen kaza, birçok ailenin hayatını altüst etmişti. 2022'nin Temmuz ayında, sürücüsünün kontrolünden çıkan bir aracın, yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan insanlara çarpması sonucu 11 kişi hayatını kaybetmiş, birçok kişi de yaralanmıştı. Bu olay, sadece kayıplar bakımından değil, aynı zamanda trafik güvenliği, sürücü sorumluluğu ve yasal süreçler açısından da önemli tartışmalar yaratmıştı. Kazanın ardından sürücü hakkında açılan dava, Türkiye'de sürücülerin yaptığı hatalar sonucunda meydana gelen trafik kazalarının sonuçları üzerine kamuoyunda geniş bir duyarlılık oluşturdu. Bugünkü duruşma, kazadan etkilenen aileler için bir umut ışığı, aynı zamanda yargının ne denli etkili olduğunun da bir göstergesi olacaktı. Duruşmaya katılan aileler, yaşadıkları kayıpların acısını bir kez daha yüzleşmek zorunda kalırken, adaletin tecelli etmesi için umutlarını sürdürüyorlardı. Duruşma, saat 10:00'da başladı. Ailelerin gözünden kaçmayan, duruşma salonunun yarattığı bu karanlık atmosfer, onları tekrar o korkunç anlara götürdü. Duruşmanın açılışında, olayın meydana geldiği gün, hayatını kaybeden insanları hatırlamak için bir dakika saygı duruşu yapıldı. Bu an, duruşmaya katılan herkes için duygusal bir an oldu.
Davanın seyrini belirleyen önemli bir aşama olan bu duruşmada, savcı, dosyada yer alan kanıtlar ve tanık ifadeleri üzerine detaylı bir açıklama yaptı. Savcının verdiği bilgiler, kazanın oluşumuna dair net bir görüntü çizmekteydi. "Yeterli dikkat ve tedbir göstermemekle" suçlanan sanığın, olay günü yaptığı hatalar zinciri ve diğer sürücülerin de ifade verdiği bu aşamada, mahkeme heyeti önemli delilleri dinleyerek durumu değerlendiriyordu. Savcının görüşü, sanık müdafiinin savunmasıyla bir arada, duruşmanın seyrini tamamen etkileyebilecek nitelikteydi. Sanık, kendisini savunma hakkını kullanarak o gün yaşananları aktarmaya çalıştı. İfadesinde, "Benim aracımın frenleri çalışıyordu, aniden bir kalabalığın önüne çıktım" diyerek olayın kurbanı olduğunu savundu. Ancak, aileler sanığın bu savunmasını kabullenmediklerini ve trafik güvenliğini hiçe sayan bir davranışla karşı karşıya olduklarını ifade ettiler. Ailelerin kalabalık bir şekilde salonda bulunmaları ve duygusal tepkileri, mahkeme salonunda tansiyonu yükseltti. Duruşma sırasında bazı yakınların gözyaşları, kaybettikleri sevdiklerinin acısını bir kez daha ortaya çıkardı. Mahkeme süreci boyunca, kazanın kurbanlarının aileleri, duruşmanın her aşamasını dikkatle izlemekte ve hak ettikleri adaleti beklemektedirler. Duruşmanın sonunda, mahkeme heyetinin adalet tesis etmesi ve suçlu bulunanlar için en üst sınırdan cezalar vermesi gerektiği görüşü hâkimdi. Kazadan etkilenen aileler, sadece kayıplarının değil, aynı zamanda trafik kazalarının önlenmesi için gerekli olan hukuki yaptırımların da önemine dikkat çekiyorlar.
Üçüncü duruşmada verilen bu karar, sadece Sakarya'da değil, tüm Türkiye'de trafik güvenliği konusunda bir farkındalık yaratarak tartışma konusu oldu. Yaşanan bu trajedi, kurban ailelerinin adalet arayışıyla birleşince, toplumda hukuk sisteminin ne derece sağlıklı işlediğine dair tartışmaların da artmasına neden oluyor. Bu olay ve benzeri kazaların önlenmesi için yürütülecek çalışmaların önemine dikkat çekilerek, yasaların daha da güçlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, Sakarya'da yaşanan bu korkunç kaza, sadece bir trajedi olarak değil, aynı zamanda trafik güvenliği konusunda bir ders niteliğindedir.